Sus getir eleğinden toprağıma
Eksik bir bahar katık yokluğuna
-Kor gülün tahlil sonucu gibi-
Beni geçtiğin gibi değil
A kadın
Yavaş oku şu şiirleri
Eze eze
Aheste aheste
Geçtiğin gibi
Yavaş at oku şu şiirlere
İlişmeden yan’anlarına kimsenin
Bulaşmadan
Buluşmadan pazarlarda hevâlarla
Yel sürmeden elin kopardığı zamirlere
Kokun esrik -yanık def’ne
Dikenleri kırık bir gül tomografisinde
Damar yolunda soğuk bir iğne
Kanar yolu yakında
Kaç kür daha tutar seni aklında
Gidişin tekliğinde bir dünü
Sarıp sarmalamak dikeniyle saklımda
Kan
Damla
Soğuk
Aklımda
Solmak
Tütmek
Tozmak sonra
Yağmak sakin haziranlara
Kaç yangın peşinde kırık bir daldan
Kâlbe kilitli rüzgârla da üşür insan
Yüzünü oymaktan vazgeçen her dalga
Isırdığın elmada eğri bir düş izi çocukluk
Kâlbe kitli bakışla da düşer nisyan
Yaş’dığımdan değil bu
Ulaşmadan yiten yağmur
Ne ağır heyecan uyandıramamak
Söylediğin baktığın yanışından hiç
Biraz
--Es--
Yağmadan
Bir aralık ara
Pervazında buruk bir çift aşkın
Aralığında gözleri
Kırık bir kırlangıçtan çevir aniden
Kaçışında yalpalasın
Kaçırışından tüm umutları
Çünkü sen ne kanadından
Ne havasından
Ne güneşinden
Sonra ben
Çünkü sen
H’ârsızlığına dargın bu şehrin
Düşenler ve kalanlar aralığında
Kelimelerin de sahipsiz tek değil ki ellerin
Ecza dolabın ve geç tarihi merhemin
-Saçını toplar dalgın bakışında-
Elzem
Yola çıkmadan azaltmak
kelimeyi
sevmeyi
gitmeyi
Çıkmadan yola elzem
Sus götür eleğimden toprağına
Eksik bir bahar ömrüm yokluğunda
Yola çıkıp
Toplamak lazım
Susmayı
Sevmeyi
Gelmeyi
Çöküp bir zeytin dibine
Güneş de değiyorsa toprağa
Endülüs taş kemer
Nazımdan bir mısra
Sonra yine sevmeyi canım
Suslayıp her goncayı
Yine sevmeyi
Sarılacağı yok
Bir sızı ortalıkta
Saçını topla yağmur sonraları
Kırlangıçlar değmeden
Kırıklarına
Desem de
İnanmıyorsun
Yalınız-lık
Ne yakıştığına
Ne yaktığına
En çok
Sana
Beni
Çok en
Bir acının kıyısında sen
Bir sızıda kıyasıya ben
/
Sen acı ya
ben sızıya
Bakma sen
Bir gülün işteşliği demişim
İki ucundan tutuşmak yazmışım
Bir gül bahçesini falan
Su-s-luyorum şimdilerde
“Ama ben eskiden de”
Her gülü
Yalnız sulardım hep
/
Sus getir eleğinden toprağına
Eksik bir bahar katık yokluğuna
Kaç yaz ile biledim kâlbi bilsen
Sen uzak yangınlar soğukluğuna
Mirza Şâmil.
14Nisyan'24
...............................................................
...
Yavaş Hiç okumadın yine
Geçmeden gittin
Görmeden yittin
...
Bir acının kıyısı ya bağrım
Sarılacağı yok
Bir sızı ortalıkta
Tuttum hayra yordum
Çok yangın var peşimde
Biraz bahar çokça yağmur ya Rab!
Gülleri suslayıp
Külleri sulayanlara
Bir acı
-Kıyasıya sözler-
Kıyısında közler
.
Doğru getirdim sandım
Yanlış götürdüm
Şimdi
Sus getirdim adına
.