Yetiştirilme tarzımdan mıdır bilinmez, hoşuma gitmeyen şeyleri görmezden gelir, yorum yapmam istenirse de "eağhhh" der geçiştiririm hep. Otonom bir dürtü bu bende artık. Nerede, ne zaman, kime karşı kullanacağımı sadece nöron faaliyetlerim belirliyor. Çok duygusal olamıyorum, kusura bakma sayın "kalp" lütfen görevinize devam edin. 

 

 Gün gelir küçümsediğiniz şeyler sizin gökdelenleriniz olur. Kimisi bunları yıkıp yerine yatay bir mimaride güzel villalar düşlerken, kimisi de bu gökdelenlerin tepesinden dışarıdaki manzarayı seyre durur. Konu nerelere gidiyor, bir dur demeliyim. "Dur!" Evet. Güzel. Şimdi devam et. 

 

Çaresizlik, bir olaya karşı çözüm yolu bulamama hali olarak tarif ediliyorsa eğer, yaşasın, bende bir çaresizim. Çaresizim çünkü onu o kadar özlüyorum ki başka bedenler için inci gibi ipe dizdiği mısraları her gün okuyarak o inciler için ideal yaşam ortamını koruyorum adeta. Ayrılık acısı ilk kez pişirmiyor beni ama bu sefer aşçı çok yetenekli, özel bir sunum hazırlıyor anlaşılan. Pişmanlıklarım ve keşkelerim de sunuma adeta renk katacak gibi görünüyor. Üstüne bir de anıları serpiştirirsek eğer... Oh mis! Yeme yanında yat!