Altın kaplama gülüşümün arkasından tuttuğum bombayla bakmaya başladım sana. Şu elime tutuşturulan ateş parçası hayatın, bok çuvalı suratımın ve kinden kanlanmış göz beyazımın ait olmadığı yerde ne işi var? Kopan tek el benimki olmayacak.


Kendi evimden kalkıp evime gitmek ister gibi beni ait olamamakla cezalandırdın. Beni öperek değil, anıları kusturarak dudaklarımı susturdun. Ağzımdaki çamurdan, dizimdeki korkudan ve bizzat kendimden ta kendimden, yama tutmayan şu apansız kelimelerimden- kopan tek el benimki olmayacak.


Kavşaklarından başladım sevmeye. Hırçınlaştıkça kırılganlaştım. Mora çaldıkça baharım, sisli bakmaya başladım. Neden diyorum neden? Neden geç kaldın? Cevabını bildiğim soruları sormaya bayılırım. Yapılacaklar listende son sıradaydım. Sen her zaman ilk sıramdayken, kopan tek el benimki olmayacak.


Elime tutuşturulan şu bomba, bardaktan taşan bir damla, camlar arasında çocukluğum, ezbere bildiğim salınışın ve kararan bakışım. Alnıma atılan çizikler, benim güzel kaz ayaklarım. Hepsi buharlaşıyor tahtımda. Perdeleri yırtıyorum. Yollar evime çıkmıyor asla. Senin sokağın benim yurdumun yarısı. İtinayla kazandığın hayatın ve kopan tek el benimki olmayacak.


Bir kalbe karşılık, elini senden çalacağım. Bomba patladığında hissettiğim son şey sesinle yıkanan kirli yüzüm olacak. Bir kalbe karşılık bir el, adaletli değil biliyorum. Senden çalacağım başkaca şey yok. Kopan tek el benimki olmayacak.

Kopan tek el-