Senin yurtlarından kaçıyorum
ağır-aksak adımlarım ümitsiz fakat
sağanak yağmur tenimi okşuyor
çünkü senin adını bile unutmadım
çarpmadığına inanmazdım elektriğin
tellerindeki kuşlara
sonra yalan söylediler önce ağladım
inandım ve güzelliğime pay biçtiler
sapsarı kesildim.
dizlerimi hatırla, şehri dolandığımda
hatırla başak vermeyen yaz aylarını
sana bir üzümün ardından vakitsiz
ve korkusuzca baktığımı
dünya
ey dünya
ey
dün!
ya ben seni hırpalamakla meşhursam.
kelimeleri kırdırıyorsun birbirine
ateş bile çıkmıyor
dudaklarında pudra var boya
sersemlik oysa ettiğim ne vardıysa
zihnimde gövermiş türküler,
ne yana dönsem ellerimde kesikler
koyvermeyezler beni
ağulanırım bildiğim tüm meydanları
okuyamazsam
çiçek resmi çizdiğim sıra
usul usul
ayrıldık sonra bir bir yolduğum
urlarımla
yine de kaldım ben avuçlarının
köşebaşlarında
vakitsiz söylendim bıçak bilediler
sözlendik, söyleştik, aşıktık
bıçak bilediler
umudun inceliğine vurdu kuşlar
-bıçak bilediler!
simsiyah bir fonda
gençliğimi pazarladım
ümitsiz yürüdüm ağır-aksak
bıçak bilediler.
Dinçer Ateş
2020-05-21T15:21:58+03:00Eline sağlık. Okurken keyif aldım.
Yusuf Ekdemir
2020-05-21T02:28:55+03:00Teşekkür ederim
Esrik
2020-05-21T02:04:46+03:00''dün!
ya ben seni hırpalamakla meşhursam.''
Emeğinize sağlık.