Sen ve ben 

Saat 11'i geçmiş, altın sobacılar sırtımıza iştahlanırken

Kırlangıçların gövdesini yıkayan

bigâne şavkı süzdüğümüz anda

Tutunacağız iyi bir yalanın kuyruğuna


Ne içtik neye güldükse hepsi yavan

Atlar yelelerini ıslatır artık

Taşlar yakılıp sökülür yollardan


Kral öldü çünkü

tahtı çıplaktır


Kasılır tahtın hatıraları, ayakları yerden kalkınca

Aslında topraktan ayrılınca bizim de damarlarımız kasılır

Mahzenler dışına bakıp şekvâya yetkimiz kaldıysa

Demirle eşelenmek ve unutmak küfür sayılmalıdır


Kral öldü çünkü

herkes işitti


Kralın öldüğü gün hasta adamlar

Bırakırlar batıya süren seferlerini

Avlularından utanç duyan yaşlı kadınlar

Nihayet eşiklerine sahte birer dua bağlar


Kral öldü çünkü


Duvarlardan arınıldı ve güvercinler nankör kubbede göründü

Sarışınlıklara serildi sesi duyan herkes

Ağlamaklı bitirdi kilise çanı anlatmakta olduğu öyküyü

Baktı ahali tabuta, etten kemikten bir uyku gördü


Kral öldü.