Değişim, değişmek, dönüşüm... Ne bunlar? Çok düşünüyorum, aslında çok da değil de uzun zamandır diyelim. Hani sürekli aklımda da diyemem açıkçası. Azıcık depresif bir ruh haline bürünsem fırlayıveriyorlar kıyıdan köşeden. Etrafımda sürekli bir şeyler değişiyormuş gibi. İnsanlar, varlıklar sürekli değişim içinde ama buna rağmen baktığım zaman hayatımda değişime dair ufacık bir belirti yok. Monotonlukta bir numara.
Neyse, insanlar değişiyor dedik ya onu bir türlü anlayamıyorum. Bir an geliyor ve tanıdığım insanların artık tanıdığım insanlar olmadıklarını hissediyorum. Değişen onlar mı, yoksa benim içimde onları algılayan taraf mı bilemiyorum. Belki de kendim için çözemeyeceğim şeylerin başını çeken konulardan biriyle karşı karşıyayım. Çözümü bulmak ölüm kalım meselesi değil ama hayattaki amacım kendimi bulmakken konunun öylece bir köşeye itilmesine de gönlüm razı gelmiyor açıkçası. Konuya dönecek olursak büyük bir çelişki varmış gibi hissediyorum. Geçenlerde aklıma takılan bir konu vardı, ben kendimi tanıyor muyum gibi ufak tefek meselelerden biri her zamanki gibi. Neyse işte, sonucunda kendimi tanımadığıma ve kendimi tanımadığım için etrafımdaki insanları tanımamın da pek mümkün olmadığına kanaat getirmiştim. Bugün de kalkmış etrafımdaki insanların değiştiğini düşünüyorum. Birilerini tanımayan bir insan onların değiştiğini nasıl fark eder? Ya da birilerini tanımayı geç, kendini tanımayan biri değişimin karşı tarafta mı ya da kendinde mi olduğunu nasıl ayırt edebilir? Açıkçası bu cevaplayamayacağım soruları bu şekilde sayfalarca yazabilirim. Çünkü beynim çözemeyeceğime emin olduğum konularda soru üretmekte bir numara. Konunun ucundan da olsa cevabını biliyorsam asla o konuda fikir beyan etmemek kendi tercihi olsa gerek. Neyse, bu beynimin benimle alakalı sorunu.
Değişim konusuna gelecek olursak düşünmeyi bıraktığım gün çözülmüş bir konu olacakmış gibi hissediyorum. Düşünmeyi ne zaman bırakır acaba insan? Beyin sadece ölünce mi susacak acaba? İlginç bir konu bence. Belki de kendimizle hiç yalnız kalmayalım diye susmuyor. Var bir bildiği ki bizi bizle baş başa bırakmıyor. Bıraksa ne kıyametler kopacak, ne kaoslar çıkacak ortaya, ne nefretler kusulacak. Neyse işte beynimize de bir teşekkürü borç biliriz. Sağ olsun bizi büyük dertlerden kurtarıyor. O büyük dertlerden kurtarıp değişimdir, tanımaktır gibi küçük meselelerle oyalanmamızı sağlıyor. Sağ olsun küçük meseleler.