bir bukle çizgili kağıttan düşer bütün sitemlerim

çalışan çocukların gözlerinde kalan ezilmişlik

bir devrimi çağrıştıran lokomotif buharları

gönlüm kar yanıkları


bir hasat peşinde koştu tüm ciğerlerim

bu dağlar ayaklarımda bir sakız

sırtımda babamın kızgınlık dolu sesi

kırbaçlar eken, yaşlı şakaklarından

annemin merhamet dolu nefreti

yumuşak ellerinde tokatlar doğuran


yangın yeri tüm baharlar

esen rüzgarlar kevgir

asfalt dokulu yollarda biriken sular gibi kaldık

kimse değmez, değerse söver bir güzelce


usturuplu kalan dürülen bir bizim çocukluğumuz

gömdük elimize tutuşturulan

kötü bir kürekle

besbed bir toprağa


çaresizliğin ölümünde soluk arayışındayım

gidiyor gözlerimden tüm vakitler besbelli

kurtaramadım kendimi, vefatımdan

gözlerim kayıyor, pekala