Geçmiş, başımda zonklayan bir ağrı

Soğuk havlular diziyorum alnıma

Şüpheli bir dosyaya kazara imza atıyorum

Biraz sıcağımdan, biraz da yaşımdan kaybediyorum anlaşılan

Dünya yeniden yaratılmakta diyor ağrı

Ölüm, dilediği şekli verebilsin diye ona.


Koştuğumu gördüyseniz durmayın

Kambursam belli ki ağırdır sözüm, durmayın

Kapıdan girip birden görünebilirim çatılarda

Tövbeye yönelmişken bir uçurumu vurabilirim ansızın

Uçurum benim damağımda, biraz da çöllerde dolanır gizlice

Yutacak birini arar durur

Sesinde aynı uçurum saklıdır babamın

Kuşkulardan örülmüş bir yumak gibi

doğrulurum ona karşı,

yenilirim hep

Ben uçurumun damağında yuvarlanırken soluksuz

Martılarda bir şuh kahkaha

Çatılarda esrar yüklü bir ölüm vardır.


Bir rüyayı diler her yeni yıl, bir tek onu bulamazdım

Kirimle saydı beni dünya, kat kat giydirdi günahları

O giydirdikçe üşüdüm, arınamadım derime ulaşıp

Gösteri kuşlarla başladığında

kimse kırkayağa bakmazdı

Konuşsam yalandı, dizilsem bozuk bir sıraydım

Çevik bir dönüşle tam bileğimden yakalardı zaman

Ben bir fısıltıyı dinler her gece, bir tek onu duyamazdım.


Ama bir anlam aramam gürültülerde

ve şuh gülüşlerde.

Sönmüş bir mumu koklarım

İçim yangını hatırlasın, içim köze hazırlansın diye

Pişmek ateşten değildi ki öylece tutuşurken hamdım

Dört duvarla bir bakıma aynı yazılmıştı kaderim

Ben onlara yaslandım, onlar bana anlattı

Onlar sitemle bakarken ben uzunca susardım

Belirsiz şekiller görürsün hani bazen

Yoğun bir karanlıkta dahi uçuşan o biçimler,

Üstüme adım adım gelseler de susardım.


Hiç erik çalmadım, hiç karınca yuvası saymadım

ve sorsan her şey tamdı

Arsız bir döngü bu, konuşsam yalandı evet

ama hiç konuşturmazdı ağrı.

Dizilsem bozuktu duruşum da ben bir yere çağrılmazdım hiç

Ellerimi nereye koyacaktım, baksan ellerim hep yarım

Aynalarda aydınlık bir yüz,

dik bir omuz

yok hayır!

Yitirdiğim bir ses, ezgiye kavuşurken

Nasıl da dolgun, nasıl bereketli

Sona kalan nağmeler istikrarla çataldı

Kördüğümler içinde değilim,

Nabzım, bir körün attığı düğüm kadar belirsiz

çözülürse dizlerimin bağları

çözemezsem üzerime serilen ağları

Rengimi anımsayın, dolunayı aşınca iri yalnızlığım.


Nasıldır her yerinden bir ipe bağlı olmak

Otur dedi oturdum, ya da günlerce ayakta

Dünya bir ucundan dağılmakta diyor ağrı

Geçmiş, bir girdap olsa beni yutmaya adanmış

Korkmayın

Öyle ağrılıyım ki iplerim bir kızıl pençede

Varlığım dipten budansa, ağzım yolunmuş gibi susardım.