yıkılmaz sandığın duvarlarla çevrilmiş

önüne güçlü mü güçlü ordular dizilmiş

dalgalara, yağmurlara, karlı havalara direnmiş

etrafımıza dikilmiş, savunmasız kumdan kale.


içinde yaşayanları krallar sanırmış

kendine yuva denince kibrinden arınmış

sözde büyüden olan sevgilerle sarılmış 

acımasızca kandırılmış, biçare kumdan kale.


ayna aramış kendine görsün diye gücünü

gün saymış düşmanlardan alsın diye öcünü

her gece düşünür, öyle çıkarırmış dökümü

yok saymış ölümü, sarhoş kumdan kale.


karanlık çökünce zıplarmış gökyüzüne 

ucu ucuna kaçırır, ulaşamazmış yine de

sabahı beklermiş belki binlerce tekrar kere

esir olmuş hırsına, açgözlü kumdan kale.


eksik olduğu yerlerin geç varmış farkına

iş işten geçmiş ola, ne çıkarsa bahtına

eğer biri duyar ise, cevap verebilir ahtına

gelmemiş kimse yardıma, yıkılmış kumdan kale.