Derinliklerinde derinliklerinde bir şey. Nedir o? Yaklaştır. Biraz daha. Az daha. Kırık bir şeyler. Parçalanmış. Tanımlanması zor. Ellerime koysana. Acıtıyor. Kim bilir kimlerin canını acıttıda buralara atıldı. Batıyor. Canım kanıyor. Anlatıyor herbir şeyi. Dile geldi konuşuyor da konuşuyor.
Unutmuşlar onu burada. Sahibi varmış bir zamanlar. Sevgi dolu, güler yüzlü ve birazda masummuş. Kırmışlar onun zerrelerini. İlmek ilmek işlemişler yaralarına. Geçmişi, geleceği, kusurlarını birbirine karıştırmışlar. Onlar işlemişler kusuru, kusurlu o olmuş. Onlar kırmışlar kalbini, kırılan onlar olmuş. Onlar kötü davranmışlar, gün sonunda kötü olan o olmuş. Taştan daha taş, kayadan daha sertmiş gönülleri. Ya taşlaşacakmış sahibi ya da onu hiç var olmamış gibi öylece terk edecekmiş. Gücü yetmemiş tamir etmeye. Geçmişi binmiş acılarının üzerine. Dayanamamış masumiyeti, çıkarmış koymuş bir köşeye. Onaracağım seni, gelip alacağım bir gün demiş. Söz vermiş.
Karlar yağmış, dereler coşmuş, meyveler saçılmış doğaya, yapraklar dökülmüş ormanlara.. Gelmemiş hiç kimse. Yerine yeri doldurulamayacak şeylerin konulduğunu anlamış, beklemeyi bırakıp vazgeçmeyi öğrenmeye koyulmuş. Yalnızlığa kucak açıp, sessizliği yakın dostu görür olmuş.