Bir kadın gördüm akarsu kenarında,
Durmadan ağlıyordu kefeni içinde.
Bir korkuyla katıldım hüzün kervanına.
Sordum ona "Neden ağlıyorsun?" diye
Dedi ki bana:
"Ağlıyorum ve göçmek istiyorum bu akşam
Çocuklarım yok ortalıkta,
Onları öldürdüğüm için arşta kayıplar."
Tutuldu dilim, mühürlendi sözcükler.
"Ağlıyorum ve göçmek istiyorum bu akşam,
Hem hain, hem de mağdurum.
Kıydım çocuklarıma gözümü kırpmadan
Ve çektim cezamı en az doğa kadar.
Ama doğa gibi karşılamadı beni ölüm,
Arafa mahkum etti beni ve bu ruhu.
O da öldürdü çocuklarını tıpkı benim gibi
Tilkiyle tavşanmış onun evlatları,
Benim de analık ve aşk...
Tanrıyadır isyanım benim,
Beni yak, doğayı gözet aynı suçtan
İşte yıkılır burada tanrısal adalet."
Durduramadım, gözlerim anladı sonu.
O vakit bir körlük vurdu bana.
Sordu "Neden ağlıyorsun?" diye
Dedim ki: "Az kaldı bu dünyadan göçmeme,
Sesini gördüm ve duydum bu gecede,
Korkuyorum ölüme gitmeye."
Güldürdüm Maria'yı,
Ardından kara akarsuda kayboldu.
Bense kalakalmıştım olduğum yerde,
Haftaya da kendimi buldum bir tabutun içinde.