Leyla’yı yalanlara boğmamın yıl dönümünde.
bacaklarım arasındaki dünyada bir kurşun kalem söndürdüm
ikiye meyilli bir kurşun
gibi ağır kalem
kadar keskin bir kurşun
eder iki
şiir bitti.
şimdi bir ön sözü var şairin.
kan ağacının işveli kırmızısı boynunda,
kurşun gibi ağır kalemi
batırdı en dibine darboğazın
patlak verdi bacaklarından akan
kurşun
akıttı kalemine ağır ağır
etti üç.
şair devam etti;
‘’ayaklarımı sayma
ayaklarım sana geliyormuş gibi hafif.
bir de zamanı ağırla bacaklarımdan,
ayaklarımdan, ellerimden tut da;
kollarım arasında ağırlaşan Leyla’ya:
ben aşık olurum, anneme anlatırım
herkes evlerine dağılır.
kafası kopar,
yolunur,
pişer ve mideye indirilir kazın yerde kalan tüyleri kadar ağır’’
-annem anlar-
gidiyorum hızlanmaya.
dün zamanı bıraktım avucuna
yalnız kollarım ağır, ussuz bir dünyada
bacaklarım arasından söndürdüğüm bir kurşun kalem ki
bu iki eder
Leyla’yı gömdüğüm zeytin fideleri dibindeki
kan ağacı kırmızısında.
güzelim;
bence şimdi aşk, derisi yüzülüp çengele asılmış sergilenen bir cesedin götündeki karanfilden günahsız değildir!
Yasemin Çargıt
2020-09-12T16:30:18+03:00Ben çok beğendim şiirinizi. Üslubu ayrı, yakaladığı noktalar ayrı güzel. Mutlaka başka şiirlerinizi de okumak isterim. Kaleminize sağlık.
Buluttur
2020-09-12T16:15:41+03:00:) Kalemin tükenmesin.