Öncelikle bu içeriğin Diablo evreniyle ilgili olduğunu belirtmem gerekiyor çünkü yüksek ihtimalle Lilith’e meylederek göz atmak istediniz ama bu Lilith ve içerisinde yer aldığı evren sizin tahmin ettiğinizden oldukça başka.

O nedenle devam etmek isterseniz bu bilgiyi göz önünde bulundurmanızı rica ederim. 

Hikâye ve içine aldığı evreni bilen insanlar için uzun zamandır birçok kişinin yaptığı ve benim de içimde kalan bir uhdeyi gerçekleştirmek ve bir şeyler karalamak isteğimi gerçekleştirmek amacıyla yazıyorum bu satırları.


Öncelikle kısaca en başa dönelim.


Anu. İyiliğin, cennetin ve kısacası her şeyin yaratıcısı.


Yedi başlı ejderha Tathamet. Tam tersine, kötülüğün ve cehennemin (bu arada bu kardeşimiz de Anu’dan gelmekte diyebiliriz.)


Biri diğerine üstünlük sağlayamadan geçen binlerce yıllık savaşın sonunda enerjileri tükenmeye başladı ve kalan son güçleriyle birbirlerine indirdikleri darbeler iki tanrısal varlığın da sonu oldu. Akıl sır ermeyecek bir öfkenin ürünü olan o son darbe ortaya muazzam bir enerji çıkarttı ve bu enerjiden bizim bildiğimiz anlamdaki evren doğmuş oldu. Bilinen her şey böylelikle bu iki karakterin ölmesiyle oluşmuş oldu.

Anu’nun omurgası ışıldayarak tüm evrene saçıldı ve Kristal kemeri (cenneti) oluşturdu. Bu özden melekler doğdular.

Diğer tarafta ise tahmin edeceğiniz üzere tam tersi gerçekleşerek Pandemonyum’un derinliklerinde (cehennem) ve şeytanlar oluşmaya başladılar.


Peki ya sonrası?


Anu ve Tathamet’in savaşı devam devam ve yine devam etti… Başka bedenler ve başka ruhlarda. Fakat bu döngünün içinde bir melek (Inarius), bunun bir sonuca varmayacağının ve bir şeyleri değiştirmenin gerekliliği düşüncesiyle kendisi gibi düşünenleri aramaya başladı ve tam da bu noktada kendisine en büyük desteği hiç beklemeyeceği bir yerden çok güçlü ve kararlı bir şekilde Lilith’ten aldı.


Dünyalar taşını çalarak kendilerine sığınak adını verdikleri bir evren yarattılar.

Uzun yıllar boyunca hem cennet hem de cehennemden uzakta ve gizli bir şekilde

Yaşarken ilk insan ırkının doğuşu yine sığınıkta meydana gelecek ve bu iki karakterin arasında kızılca kıyametler sanki daha önce kopmamış gibi en net şekilde kopacaktır.


Nephilimler ve Konuyu bağlayalım.


İncil ve Tevrat’ ta da adı geçen nephilimler, Inarius ve Lilith’in çocukları. Doğal olarak hem Inarius’tan meleklere ait olan hem de Lilith’ten şeytanlara ait olan güçlerle doğdular.


Bir süre sonra Inarius (Bu kısımdan sonra artık benim yorumlarımla devam edeceğiz.)

Çocuklarının fazlasıyla güçleneceğini ve bir yerde kendi sonları olacağına kanaat getirerek hepsini yok etme kararı alır.

Evet, bu noktadan sonra işler her iki taraf içinde tatsız bir yere gitse bile Lilith en başından Inarius’a verdiği sözü tutmuş, her iki taraftan bağımsız bir bölgede efendi gibi onunla yaşamıştır. Kendi çocuklarını kaybetme düşüncesiyle Lilith doğal olarak psikopata bağlayarak (sanki içinde yokmuş gibi) Inarius’a enerjiyi vermiştir.

 

Not: Hikayeyi tam ve eksiksiz bir biçimde anlatmaya kalksam ufak çapta bir roman yazmam gerekeceği için sizleri bayıltmadan en kısa, özet haliyle (Konuya hakim olanlar zaten biliyorlar.) aktarmaya çalıştım.

Diablo evrenini seven, Diablo oyuncusu arkadaşlar var ise de discord ve oyuna beklerim…