Being There (Merhaba Dünya) Filmi
Filmin içeriğinden önce konusu hakkında kısaca bahsetmeliyiz. Özgün adı Being There olan filmin başlığı, İngilizcede "doğru zamanda doğru yerde bulunmak" anlamına gelen bir deyimdir. Filmin Türkçe çevirisi gerçekleştikten tam beş yıl sonra, 1984 yılında Türkiye'ye gelmiş ve Merhaba Dünya ismi ile beyazperdeye aktarılmıştır. Senaryosunu Polonya asıllı Amerikalı yazar Jerzy Kosinski'nin 1971 yılında yayınladığı aynı isime sahip romanından uyarlayıp sinema perspektifine taşıdığı filmin yönetmeni Hal Ashby'dir.
Film, hayatının büyük bir bölümünü bahçesinden çıkmayarak geçiren basit, saf ve toplumdaki olayların gübürüyle kirlenmemiş bir zekaya sahip olan bahçıvan Chauncey’ı (Peter Sellers) merkeze alır. Chauncey patronunun ölümüyle birlikte evsiz kalır. Patronunun ölümü onu derinden etkiler fakat bu durumu insanlara yansıtmakta güçlük çeker. Dış dünya hakkında bildiği tek şey televizyondur. Yasal olarak evden gönderilmesiyle birlikte kendini sokakta bulur. Sokakta gezinirken televizyonların olduğu bir teknoloji dükkanı görür ve uzaktan kumandasıyla kanal değiştirdiği esnada bir araba gelir ona çarpar. Bacağının acıdığını hisseden Chauncey bağırmaya başlar. Arabadan, şoför ve Eve (Shirley Maclaine) iner. Chauncey hayatı boyunca ilk kez orada arabaya biner ve ona sunulan teklif de Eve’in evinde sağlık hizmetidir. Arada bir verdiği yanıtlara felsefi değer atfedilince kendisinin zeki, çekici ve de bilge bir adam olduğu kanısına varırlar. Bu yanılsama sayesinde de Ben’in (Melvyn Douglas) güvendiği bir arkadaşı konumuna evrilen Chauncey politika basamaklarını hızla tırmanır ve kendisini Ben’in ölümüyle birlikte bir anda ABD başkan adayı konumunda bulur.
Marx'ın ideoloji konusundaki görüşleri ekseninde ‘’Being There’’ filmi
‘’İdeoloji, egemen sınıfın düşüncesidir’’ Karl Marx’ın bu sözünden yola çıkarak ideoloji, egemenlerin (burjuva) toplumsal ilişkileri ve ekonomik yapıyı sürdürülebilir bir biçimde kontrol etmesini sağlayan bir araçtır, kanısına varmamız mümkündür. Filmde de bu konuya oldukça absürtlük içeren bir perspektiften bakılmıştır. Chauncey ABD başkanı ile olduğu sahnede sürekli bahçecilikten, mevsimlerden bahseder ve "her şeyin büyümesi" ile ilgili basit gözlemleri, politik ve ekonomik meseleler olarak yorumlanır. Bu, insanların birbirinin içine geçmiş, karışık sorunları sade bir şekilde algılaması ve bu basit metaforlar üzerinden ideolojik bir anlam üretmesiyle ilgilidir. Chauncey’ın basit bir zekaya sahip olması egemen sınıfta merak uyandırmıştır, bu yüzden üst sınıf ona ‘’Bilge Kişilik’’ atfetmiştir. Marx'ın ideoloji anlayışına göre, Chauncey’ın basitliği, egemen sınıfın kendi çıkarlarına uygun bir şekilde yorumlanır ve bu sayede toplumda bir figür olarak yükseltilir. Burada ideolojinin, bireylerin gerçek anlamda yetkinlik veya bilgiye sahip olmaksızın, sınıfsal konumlarını ve sosyal statülerini pekiştirebildiğini gösterir.