bir gün ben çıkagelirim

bütün dengeleri bozmak için de değil

sadece yüreğimi sıka sıka çıkar gelirim

rahiyanadır özlemim

ben zaten kendi kendime, kendimce, durup dururken sevmişim seni

kimseye sormamışım

bu yüzden durmam, yola atarım kendimi 

bilirim de bir bekleyenim yok

yolumu gözleyen, sırf ben geldim diye çiçeklenen, gardırobundan en sevdiği elbiseyi çıkartıp tenine iliştiren

yok…

böyle olmayacak

saati kurulu vaktinden önce infilak eden bir bomba gibi patlayacak başım

biliyorum ellerim uyuşacak, zihnim bulanacak

Sonra kendime sinkaflı bir cümle sallayacağım,

yetmeyecek

sen bilmeyeceksin mesela nerede olduğumu 

tedirgin olacaksın 

ben bir umutla bir masada olacağım

bir ayağı kısa gelmiş, bastırdıkça sallanan bir masada 

masaya da söveceğim

sonra masayla bütünleşecek onun da derdinin bu olduğunu anlayıp onunla kederleneceğim

kendime bir kahve söyleyecek,

peş peşe dolduracağım kül tablasını 

başımı yarım kaldırıp korkarak önce sağa sonra sola ve sonra sana bakacağım

ardından bir daha kaldıracağım gözlerimi boşluğa 

ve tabiki göz göze de gelmeyeceğiz 

hızlıca da kalkacağım masadan

kahvemi dökeceğim

o da içerleyecek bu kalkışıma 

belkide sadece, o