Anılar sofrasını kuruyorum bazen
Ruhumu seriyorum üzerine.
Bir de mum yakıyorum
Sanki olmayan, yiten - giden ne varsa orada uğurluyorum.
Masanın ağırlığından olsa gerek
Kalemime sarılamıyorum.
Geçip gidenlerin dumanıyla masada kalıyorum.
Sonrası işte ilk kelimeyle gelen biraz hafiflik hali o kadar.
Gerisi bir tekerleme:
"Yine ben yine masa
Yine aynı varoluş biçimi.
Tazelenmiyor bu
Tekrarlıyor kendini bana.
Nasıl bırakılır
Masada yara?"