Bir varmış bir yokmuş masal bu
Bu bir garibin çocukluğu
.................
Suda köpük gibi bembeyaz
Anam söz bilir saz çalarmış saz
Babam ne beymiş ne beyzade
Doğmuşum unvandan azade
Doğmuşum burdan çok uzakta
Güneşe en yakın toprakta
Sallanmışım tahta beşikte
Uyutulmuşum serinlikte
Hasır üstünde yürümüşüm
Gökte ay gibi büyümüşüm
Bir sabah vakti bir kuş gelmiş
Beni kanatlarına almış
Aşalım demiş bulutları
Daha daha daha yukarı
Yıldızlara uçalım demiş
Gök demişim bir olgun yemiş
Ve guk demişim bir damla su
Aşmışız dağları bulutu
Eflâtun'un Gök Cenneti'nde
Yaşamışım serazat zinde
Sonra kuş altın kanatlı kuş
Kanatları düşmüş uyumuş
Yanan bir bulut gibi yere
Düşmüş karışmışım sizlere
Sevmek istemişim toprağı
Şu kel tarlayı kambur dağı
Akan suyu kaçan ceylânı
Hepsinin üstünde insanı
İnsan ki demişim pek ola
Allah gibi sonsuz tek ola
İnsan ki ben bir parçasıyım
Yüreği beyni kalçasıyım
Ve anlamışım ki hal başka
Hakikat başka hayal başka
Gökte duyduğum başka masal
Ne meyve verdi silktiğim dal
Ne süt verdi sağdığım inek
Ne bal var ortada ne petek
Ve işte böyle bir sırada
Şarkılar söyledim arada
..................
Göğe elmalar atıyorum
Düşen yıldızlar tutuyorum
Eskiler alıyorum
Yeniler satıyorum