Bacakları boyundan büyük,

Bir meczup olsam Ali

Henüz boğazından gitmek günahı geçmemiş bir meczup

Ve seni aldırsam yanıma...


Söz veriyorum sana. 

Senden gizli saçlarımı kesmeyeceğim bir daha

Bırakacağım karışsın sakallarına 

Hem eksik etmeyeceğim secde ettiğin yerden 

Halıyı da...

Zaten alnın bir köpük gibi çizilmiş 

Yokluğumda...


Âh Ali!

Sürünen elbisem değil yalnızca

Ruhum akıyor şu sürtük topraklarda.

Yıllar sonra tarihte anlatılacak bir zamandan geçiyoruz 

Beni hastalıkla değil seninle ansınlar Ali 

Tüm dünya bilsin seni nasıl sevdiğimi.

Boğazımda kalıyor yokluğun

Öksürmekten bile korkuyorum seni Ali.


İskelete dönüşüyor kelimelerim 

Hem bir tek bedenim değil zayıflayan Ali.

Bu gidişle kalmayacak kalbimin eti 

Ölümün tırnaklarını kesmeliyim önce 

Sonra dişlerini bilemeliyim ihanetin 

Kötülükler olmasın bu hikayede 

Atlarsa koşan kırlarında 

Ben razıyım Ali, orada korkuluk olmaya.


Bir cızırtı yükseliyor içimden,

Uyuşmuyor sesim buralara.

Onlar desin frekansı bozulan bir bozkırım

Ben diyeyim bir kızın sarması koparılan kaseti 

Yalnız senin sesini söylüyorum Ali 

Senin adın üç harfli 

Benimse içim üç bin kelimeli.

Anılarla doldurmaya çalışıyorum

Boşlukta yer kaplayan hacmini.


Belki seni baba da yaparım Ali.

Çocukların gözleri kirpiklerinin devrimi

Ama henüz bilinmiyor kaldırabilecek bir sokak

Bu devrimi.

Ben onlar için direnirim.

Kestirmem topların boğazlarını

Kırdırmam kalemlerin bacaklarını.

Hem sen de bana ip olursun belki,

İntihar ipi değil, tutunma ipi.


Ağladığımı görüyor,

Sesini kısıyorsun gökyüzünün

Biliyorsun gök gürültüsünden korktuğumu.

Yandığımı hissediyor,

Çiçekler dikiyorsun yeniden

Gözyaşlarınla suluyorsun yüzümü.

Sen ne mübarek bir adamsın Ali

Kum taneleri gibi...


Kim derlerse bu Ali

Söyleyin bir kadının düşlerini alıp

Pembe eden adamlardır

Yeryüzündeki tüm pencereleri.

Dua edenlerdir

Sevdikleri kadınının kabrine de

Uzansın diye elleri.