Bu ölenlere, doğmamışlara, yaşamamışlara 66.mektubumdur. Sizler ki esintili gecelerde yapraklar arasından geçerek yüzümü yalayan o rüzgardınız. Sisli günlerin içinden geçerken yüzünüzü görebileceğime olan inancım tam hâlâ. Sizler benimleydiniz, bensizdiniz. Derin derin iç çektiğimde boşalan nefesimdiniz, biliyorum. Bu size 66.mektubum. Önceki 65 mektubuma hiçbir cevap alamadım. Mektuplarımda size soru sormadım. Kim olduğunuzu biliyorum. Benimle aynı körlüğü yaşadınız, aynı görmemişliği. Fars kültürünün etnikliğiyle yoğrulduk çoğu kez. O türkülerle beraber sabahladık. Çayımı yalnız içtim. Soğuduğunda da vardınız, dilimi yaktığımda da. Bahtım karayken, kaderimi karalarken, gün aydınlanırken , hindibalar ölürken...
Ne acı, bu hiç tanışmadığım insanlara 66.mektubumdur. Hani tam kahve pişirmek üzereyken uyu diyen sizin sesiniz, uyumayan da sizsiniz. Gözaltlarımda biriken, baş ağrıma sızan, iç çektiren tüm yaşanmışlıklarıma imzamı atıyorum. O gece bu gecedir Sevgili kimsesizler, sizi minnetle yad ediyorum.