Şiirler ağladığında okurum onları
Bir kuş uçarsa,
Gittiği yere doğru devrilir gözlerim.
Bir sinek vızıltısı,
Nereden geldiği önemsiz.
Bir atlı karınca dansı gibi,
Hayat her defasında sunuyor aynı gösteriyi.
Kuşlar hep aynı yöne uçuyor.
Sinekler hep aynı tonda vızıldıyor.
Romanlar dertlendiğinde okurdum onları
Bir kuğu süzülürse suyun üzerinde,
Su halkaları alır gözlerimi.
Bir rüzgar fısıltısı,
Nereye estiği önemsiz.
Bir çağlayan kadar,
Hayat her defasında aşındırıyor sahneyi.
Kuğular hep aynı süzülüyor,
Rüzgar hep aynı fısıldıyor.
Şarkılar hüzünlüyken dinlerim onları
Bir atmaca konarsa kayalığın tepesine,
Kanatlarının geri çekilişi cezbeder bakışlarımı.
Bir yağmur iniltisi
Nereye yağdığı önemsiz.
Bir sel kadar,
Hayat her defasında acımasız sürüklüyor bizi.
Atmacalar hep aynı konuyor tepelere,
Yağmur hep aynı inliyor gökyüzünde.
Sokaklar suskunken yürürüm onları
Bir kedi oynarsa bir fare ölüsüyle,
Gözlerinde ki heyecan düşündürür beni.
Bir köpek havlaması,
Kime havladığı önemsiz.
Bir düşman kadar,
Hayat her defasında tarumar etmekte bizi.
Kediler hep aynı heyecenla oynuyor,
Köpekler hep aynı düşmanlıkla havlıyor.
Aşklarım hep bitmişken sararım onları
Bir aksi ihtiyar söverse hızla geçen zamana,
Küfürlerinde ki yaşanmışlık ele geçirir kaygılarımı.
Bir bebek ağlaması,
Neden ağladığı önemsiz.
Bir dilenci kadar,
Hayat her defasında sömürür duygularımızı.
İhtiyarlar hep aynı söverler.
Bebekler hep aynı ağlarlar.
Hayat bizi olduğumuz gibi bırakmaz.
Olmak istemediğimiz gibi olmamız için,
Olmayacak hikayeler sokar çıkartır da
Bir gıkımız çıkmaz.
Biz dönüşürken olmamak istedigimiz kişiliklere,
Merhaba yaşamak,
Merhaba ölüm.
Deriz her nefeste.
Merhaba benden çok ölmüş,
Beni ezenler.
Deriz gereksiz saatlerde.
Merhaba,
Benden çok yaşamış,
Beni övenler.
Deriz en tekinsiz yerlerde.
O zaman,
Merhaba!