garip bir birikintiyim, basıp geçme üzerimden

henüz karar veremedim ne sıçratacağıma

temmuzun sıcağına aldırmadan gitmekti bu biraz

ve sonra susamış kırlangıçları seyrettim 

ikindileri tellere özenle asılan ayaklarını 

hazırlık var, ağızlarındaki çamurdan belli

çok değil, göç vakti gelecek bir kaç aya


ve ben bir kaç sayfa, bir kaç sigara...

derken yüzlerce kilometrelik bir mesafeye,

şiir diye bir şeyler yazmak hevesiyle;

öldüm, iş çıkardım bu sıcakta mahalleliye 

ne sana bir şey diyebildim, ne bir şey yazabildim

gittin öylece, duasız- vedasız 

şiir işte, altında kalamam ben de göçüp gittim 

belki göksüz, topraksız ve günahsız 

ve en sonunda öğrendim işte;

yazdığım ucubelikler olamazdı, değildi 

ve kalan neydi ki

mesaisi bitmiş bir gökten sonra ben

aklımı toparlayıp sıkıştırdım yokluğuna