Metruk bir binayı andırır yaşam

bazen,

Metruk olması yetmezmiş gibi

uçurumun kenarında

gürültüye saplanmış

metruk bir bina.


Aldırılmaz insan

bazen,

tıpkı metruk bir bina gibi

yıpranmış güvenin verdiği huzursuzluk

cümleleri, kelimeleri, suskunlukları eskitir birer birer

kelimeler metruk bir binaya dönüşür sonra.

Evsizlerin sabahladığı.


Kopmamış çığlıkların yuvalarına ellerini sokuyor

haberler,

sıkılı yumruklar, çatık kaşlar, kalp çarpıntısı

sanki metruk bir binanın 

onarılması için toplanmış gibi insanlar.


Metruk, terk edilmiş 

ama yıkılmamış bir binayız

çoğu zaman,

yıllar süpürüyor tozlarımızı

dayanıksız yanlarımızı götürüyor

gürültüye saplanmışız

sessizliğin 

o ihtişamlı gelişini 

gözlüyoruz.


İçimizin titreyişi dinmiyor

kuşları yakalamaya çalışıyoruz

cam kenarlarında,

cıvıltılarına aldanıp kuşların

hiç bilinmeyenli denklemlerden 

bir yol çiziyoruz kendimize 

çaresiz bekleyişlerde oyalanıyoruz.


Varıyoruz sonra,

yine ve yeniden

kimsenin uğramadığı,

birbirlerini sessizliklerin tanıyanların konakladığı

o metruk binaya.