mevcudiyetini reddettiğin bir bağlılık bu


teninde gezen alkolü reddetmezken

onu reddettiğin

beni, bizi reddettiğin gibi

reddettiğin

bir bağlılık


geçmişten gelen

geceyi sabah ettiğin bir günden

kucağımda yattığın

zihninin dehlizlerine

belki ilk defa birini,

beni, 

aldığın zamandan kalan


ellerim saçlarında

bana babanı anlattın

seni nasıl dövdüğünü

içindeki bir şeyleri nasıl öldürdüğünü

sana nasıl sövdüğünü


elinde sarı filtre bir sigara,

diğer elin gözünün üstünde

oda aydınlık değil,

ama sen hiçbir şey görmek istemiyorsun


hayallerini anlattın bana

nasıl paramparça olduklarını

bir gecede nelerden vazgeçmek zorunda kaldığını 


babanın yüzündeki o gülümsemeyi anlattın

herkes senin başında beklerken

hastanenin steril kokusunda

sen herkesi ikna etmeye çalışırken

iyi olduğuna

babanın sana gülüşünü anlattın


gözünün ucuyla gördüğün o adamın

pala bıyıklı, orta yaşlı, kısa boylu

sana nasıl da

keşke ölseydim dedirttiğini anlattın


bana anneni anlattın

sana yaptığı yemekleri

sana söylediği ninnileri

yaralarına merhem sürerken

yaralarına merhem olmaya çalışırken 

nasıl yüzünü ekşittiğini 


bana arkadaşlarını anlattın

arkandan iş çevirenleri;

sarı saçlı o çocuk,

peltek konuşan o kız,

seni kıranları;

ekose gömlekli komi,

seni aldatanları;

lisedeki o kız, deniz.


hepsini nasıl içerlediğini

ama bir dertleri olsa

ilk senin koşacağını

anlattın

bana çok şey anlattın


ve ben seni dinledim

sen başın dizlerimde

beni gönlünün en karanlık yerlerinde gezdirirken

kendinin bile görmediği

ben seni dinledim

sen bile yolu bilmiyorken

el yordamıyla gezerken

ben sana ışık aradım

ışık getirdim

ışık oldum


(ona da anlatıyor musun?)


bana anlattın

her birini

her gün

bana sığındın

sonra da beni reddettin


(onu da reddedecek misin?)