Mezar taşlarına kazımak varmış seni
Biri yarım kalmış, biri yıkılmış, biri rüyasında irkilmiş
Bir rüzgar bekledim alsın götürsün diye beni
Bir rüzgar aldı götürdü her yeri
Mahşer yerinde yalnız kalmayı
Ne bilirdin ey, ne bilecektin
Kırık kapıların ardında ışık beklediğimi
O merdivenlerden çıkmayı beceremediğimi
Senin elvedan başka elvedalara benzemiyor
Ölmek böyle bir şey olmalı
Ulus'ta bir akşam açıkken pencereler
Sen bambaşka bir gölgeydin
Ne ben ağustosu çok sevebildim ne ağustos diş biledi bana
Durağı seviyordu bir yolcu
Bir güvercin kalktı geldi yanıma
Ne o bilir seni ne ben bilirim artık
O gün gelse hatırıma oturup ağlayacaktık
Ben yaşamak istemedim, yaşamak geldi buldu beni
Ya ben nereden bilecektim eski lambanın ölümü beklediğini
Kırık aynanın intiharını
Ruhumu öldüremedim
Hala senden kalma ölü yapraklarla avunuyorum
Ve sonralar geldi ardı ardına
Bunca zaman ölü saatlerini dinledim
Biraz karanlık biraz da değil bir odada
Buna ne zindan denir ne özgürlük
Hep aynı cevapların sorusunu sorarken
Bütün hepsi aynı sabahtı, gördüm
Bakışlarım hep biraz donuk
Bir kıyamet es geçmiş gibi
Dolmayan boşluklarda boğulurken
Kor düştü ardına her nefesin
Yasla alnını buz mermerlere
Davut gibi parçalayıp çıksa içinden kuşlar
Yine değmeyecek ellerim ardına
Şimdi sorsan bana dünkü meltemleri anlatırım
Şimdi yoksun
Enes Mahir Yalım
2021-03-16T22:13:11+03:00Buna ne zindan denir ne özgürlük 👏👍
Ferah
2021-03-16T20:51:07+03:00"Bakışlarım hep biraz donuk
Bir kıyamet es geçmiş gibi"
Çok beğendim. Kaleminiz daim olsun.