Burası bizim gezegenimiz/ krallığımız.
Biliyorum sevdiğin tek renk gözlerimin kahvesi.
Güneşli.
Yağmurlu.
Kafası hep karışık.
Bir kadınım ben.
Bu nöbet; kocaman sarılmalar, gülüşmeler ve Imagine Dragons şarkıları içeriyor.
Sen.
Ben.
Sınırların ötesinde.
Bir keresinde hırkana sardığın bir yavru köpeği yuvasına götürmek için saatlerce yürümüştün / köpeklerden korkmaz mısın?
Bir keresinde bu yolu elinde yağ tenekeleriyle tırmanmıştın / yağlar bizim bile değildi, değil mi?
Bir keresinde yürümekten yorulmuş:
Çok kere yokuş yukarı koşmuş - bazen susmuş, çoğu zaman benim kadar çok konuşmuştun.
Bir keresinde ağaçları saymaya kalkmış yarıya bile gelmeden kaldığın sayıyı unutmuştun / unutkan olan benim ama, insan olmak buymuş.
Bu gezegeni sahiplenmek isteyen herkese karşı durmuş, bazen o insanlar tarafından üzülmüş ama yeni anılar inşa etmek için hep güçlü durmuştun.
Biliyor musun bu yolu yürüdüğüm düzinelerce farklı yüzden yalnızca biri ama hep birinci ve en özeli olmuştun.
Burası beni anladığın yer.
Dün, bugün, daima ve iyi ki.
İkiz ruh, kucağına bırakabileceğim en nazik ve içten cümle bu:
Orada olduğun ve bu yolu benimle birlikte yürüdüğün için teşekkür ederim.
Dünyam, seni özledikçe büyük.