Kendimi bildim bileli sabahları dümdüz uyanırım. Mutsuz uyanılabildiğini başkalarından öğrendim. Sonra hiç filmlerdeki gibi üzülemem bilmiyorum, hüzünlü müzikler açarım yok bir türlü ağlayamam. Hayır mutlu anlarım da biraz eksiktir ya da aslında olması gereken budur, ama bana dayatılan mutluluk kavramı biraz eksiktir. Gülmekten veya ağlamaktan nefes alamadığım anlar da oluyor elbet ama sanki bunlar olurken bir derede taş sektiriyormuşum gibi hissediyorum. Görebiliyorum etkisini ama hemen silinip gidiveriyor.
Beethoven’ın eserlerinde Mozart’tan etkilendiğini okumuştum. Biraz merak edip araştırmaya başladım nelerden etkilenmiş diye çünkü benim bildiğim Mozart 2-3 hüzünlü bestesi dışında çok coşkulu eserleri olan bir beyefendi. Öte yandan Beethoven’ın eserlerinin hissini doğum günümde hissettiğim hüzne benzetiyorum. Aslında çok acılı biliyorum ama dediğim gibi bu kadar çıkıyor benden.
Mozart klasik dönem bestecisi olduğu için ve o zamanlar müzik genellikle klise korosu, orkestra için yapıldığından doğal olarak çok coşkulu eseri var. Hüzünlü 2-3 parça dediğim eseri de G minör kullanarak bestelemiş. Beethoven bu G minörden etkileniyor ve eserlerinde C minör kullanarak romantik dönemin kapısını açıyor, müziği bireyselleştiriyor diyebiliriz. Yani Mozart’ın zamanında C minör üzüntüsü daha icat edilmemiş de diyebiliriz.
İşte diyorum bunu görünce, ben Mozart’ın G minörü kadar üzülebiliyorum.