Tahta kalemiyle büyük yazılar yazmak istiyorum odamın duvarlarına,

Sokaktaki tüm hayvanlarla sohbet ederek geçirmek istiyorum bazı günleri..

Anlatsam senli hikayelerimi kediler dinler mi?

Sabahtan kaldırıma oturup ben durdum dünya,hadi sıra sende diye iddialaşsam,

Bütün telaşlarım geçer mi?

Ara sıra balkonda sardunyalarla dertleşiyorum laf aramızda.

İyi sır tutar sardunyalar,inanmazsan denesene!

Sence nerede delirir insanoğlu?

İlk ipin ucunun kaçtığını nasıl anlar?

Bir yürek kirlendi diye kirlendi bütün yürekler..

Gün batımlarında sana gelmek istiyorum ellerimde abur cuburlarla..

Otursak bi’ parka içlerimizdeki çocuklarla konuşsak ya!

Geçtim aşkı,meşki..

Tüm dünyadaki sesleri susturup,benimle sohbet etsene ?

Anlam veremediği karmaşıklıklar için bulmuş insancıklar muğlak kelimesini.

Her insan biraz muğlak değil mi?

Oysa ben Muğdat Cami’nde secdede ne çok yalvarmıştım Tanrı’ya..

Muğdat,Mersin’de altı minareli bi cami,tıpkı Sultanahmet gibi..

Genel kültür,dolu kültablaları,Müzeyyen Senar,rakı ve barbunya pilaki

Öpüyorum gözlerinden bu kadehte bitti.

Her şeye bir anlam aramaktan vazgeçtiğinde bulmuş insancıklar muğlak kelimesini..

Bize muğlak gelenler Tanrı’yı ilgilendirir mi?