Güzeller güzeli bir mum duruyor masanın üstünde,
renkli, kıvrımlı, alımlı…
Onu gören gözlerin sahibindeyse bir soru,
yürek yakan, zor, imkansız…
Yakmalı mı yakmamalı mı?
Oysa yaksa ne hoş olurdu,
Mum, mum olurdu,
ateşi izleyenin gönlüne ışık olurdu.
Oysa yakMAsa ne hoş olurdu,
mum sonsuza kadar mum olurdu,
yanmasa da ateşi izleyenin gönlüne manzara olurdu.
Peki, izlenen mum ne derdi ikbali için?
“Elbet güzelim bu mum varlığımla,
fakat ben izleyenin zamana hapsolmuş, soluk bir manzarası değil,
Varlığımın kemâline giden ateşle yanacak bir hakikat secdesiyim”
der diyor bakan gözün ardındaki mana.