Belki de ben bu kadar sinmişken köşesine 

Yani körkütük sarhoşken dünya

Sadece serüven olsun diye 

çıkılan bu yolda 

Hiçbir umudun barınamadığı otobüs koltuklarında

Yazılanların eninde sonunda silindiği

Pek de parlak olmayan,

güneşin daha yeni aydınlattığı,

buğulu nefesleriyle yüzümü okşayan,

camların insana geçmişte 

bir şeyler olmuş ama ne, dedirten duygusu


Aklım başımda değilken 

söyledim bu sözleri

Korkmuştum


İçimde mahşeri kalabalıklar

Peygamber asıyor, peygamber taşlıyorlar

Musa da korkmuş ki kaçıyor. 

Eğer ben korkmamış olsaydım

Musa! Korkma!

Bu yolun sonu deniz. 

Bu yolun sonuna varılmaz, derdim.

İyi ki de demedim


Nice yol sonra anladım ancak,

Musa'nın korkusu odur ki;

Pervasız bir ışık ansızın kırılır,

İnsan aksini asfaltta bir yılan gibi görür. 

-sahi dedim mi hiç?

Bir keresinde ben kendime bir yılan göründüm.

Kanım çekildi. 


En çok da mola yerlerinde 

Sığınmış teklifsiz bir teklifin terkisine 

ve de hiç tedirgin, karanlıkta avını bekler 

bir çift göz 

Korkutur.

-Çay alır mısınız?

-İstemem. Ama alırım yine de...

 

Denizleri yara yara 

balıkların sırtında

Çocuklar korksun diye söylenmiş

her masalda, düşünür. 

Düşünür, Musa:

-Demek ki insan, istenmediği yerde 

bir çay bardağıdır