Varoluşsal gerilim hattının hemen alt tarafından dümdüz ilerleyip sola dönüyorum her seferinde rüyalarımda.
“Yor kendini!” naraları dönüyor beynimin çeperlerinde, saatte 150 km hızla belki.
Çok mesai harcıyorum yasama, yürütme ve yargıyı dengeleyebilmek adına içimin en ücra köşelerinde.
Şansımın yaver gittiği zamanlar da olmuyor değil tabii.
Müsilajımsı insan artıklarının suratlarına da kusuyorum bu sebeple zaman zaman ancak kimseleri de tiksindirmiyorum.
Anlamın bile anlamlandıramadığı tonlarca x durum, içine hapsolduğum bir kara delikten başka kapıya çıkmıyor çoğu zaman.
Tavuk-yumurta paradoksu kadar aşılamaz zannediyorum.
Adeti bozmayalım biz yine de.
‘Her ne ise’ diyerek savalım şimdilik tümceleri.