kızıla çalar gökyüzü hafiften
ay belirir akabinde güneşten
bu acı halis midir
bırak artık peşimi
ölüm
elimden kayıp gider
tutmak isterim
tutamam
bir rahibe belirir
tanrı'ya adanmış hayat
ben yapamam
her yere savrulan küller
tanrının azabı gibi
ne kadar güzeldir kuş sesleri
çocukluğunda kulağına fısıldanan ninniler gibi
tınısı güzeldir
anımsarım, kaçamam
acizdir benim adım
amiyane bir hayattır bu yaşadığım
düşünür dururum durmadan
elimden kayıp gider zaman
tutmak isterim
tutamam
tanrı'nın sessizliği
bekleyen sayısız sorular
çaresiz haykırışlar
niçin?
ben sorar, ben cevaplarım
soluk bir ten
hayatta
zorunda
niçin?
tanrı'nın sessizliği
bir mağara alegorisi
sadece sana ait
doğruları mı düşünüyorum?
kendimden şüpheliyim
her şey flu olmak zorunda mı?
kılıf uydurmak zorundayım
hayatta kalmak için zorlandım.
ne şefkattir ana yüreği
olmadan bilemezsin
yeni doğmuş bir kız çocuğu
saf ki ne duru
şükür dersin sağlığına
engeller koymadığına
geleceğini prangalatmadığına
sonuna gelinmeden
olumsuzluk görmeden
acıyla bütünleşmeden
bilemezsin
ölüm başlangıç mıdır?
ölmeden bilemezsin.
tanrı öldü!
o halde hayattasın
özgür
meczup
halinden memnun
sıcaklığı gitmiş kahve
yarısına gelinmiş tütün
dışarıda yağan yağmur
yalnız değilim
dört ayaklı masa neden duruyor orada?