Bugün 24. yaşım da öldü işte 

Göz göre göre can verdi kollarımda.

Hem de onca insanın alkışları arasında.

Önüme bir pasta koydular 

üfledim sura üflercesine

Son yaşam kırıntıları da söndü böylece 

Kimseler görmedi gözlerimdeki acıyı

Herkes rolünü oynadı öylece

Hepsi birer figürandı 

Rolleri bitince ansızın köşelerine çekildiler

Ve başka başka roller seçtiler kendilerine 

Bir ben kaldım geriye

Bir de yalnızlığın beşiğinde sallanıp duran

birbirine yabancı 24 yıl 

Yaşayıp durdum zamanın sırtında bunca yıl.

Bunca yıl bir nefes aradım 

Nefesine nefes olacağım.

Acının bastonuna dayanırken

Kimsesizliğimin başını okşadım sessiz gecelerde

Kimse benim başımı okşamadı

Kimse elimden tutmadı.

Ben sahiplendim acımı ben

Gözlerim gülerken içime ağladım 

Ellerim titrerken ceplerime sığındım.

Boğazım düğümlendi yutkunamadım.

Ağlamadım sızlamadım gözyaşı dökmedim 

diye görmediniz içimdeki yangını.

Nasıl bu kadar kör olabildiniz

Gözlerinizin önünde öldüm gün be gün 

Nasıl bu kadar kör kalabildiniz

Nefes diye içime acı çektim.

Kaç gece uykunun yolunu gözledim

Sırtımı yasladığım duvar bile ağladı baş ucumda

Siz benim çığlıklarımı bile duymadınız 

Oysa ben her gece yıldızların sessiz çığlıklarını dinledim.

Şu ışığı titreyen sokak lambası bile

Kaç gece başımda nöbet tuttu bir bilseniz

Ama siz yoktunuz

Üzerime çullanan bu tenhalığa boyun eğip

Kimsesiz bir sokak köpekleri gibi yaşadım.

Siz sessizligimden korktunuz

Bense bana acımanızdan.

Bir evim bile oldu düşler ülkesinde 

İçinde bir ben bir de yalnızlığım.