İçinde yaşadığımız coğrafya, kültür, inanış ve değerler toplumun içindeki bireyleri etkiler ve üzerinde izlerini görürüz. Toplumun verdiği tepkiler bunun bir göstergesidir. Meryem'in tecavüze uğradığı ve toplum tarafından yargılandı, dışlandı. Amcası köyün ağası ve çözüm için Meryem'in öldürülmesi gerektiğini ileri sürerer. Namusumuzu anca böyle temizleriz. Namus neydi? Sadece kadına özgü bir Kavram mı? İşte bu bile yaşadığın toplumda nasıl algıladığı ile ilgilidir. Algı diyorum çünkü zihniyeti öyle bir algıya yerleştirilmiş. Meryem annesini kaybetmiş üvey annesinin bu durumda gösterdiği tepki ise içler acısı bir kadın olarak değerlerin ve yargıların ne olursa olsun bir kadını anlamak gerekirdi ama gel gör ki toplumun zihniyeti nasılsa bazı şeylerin o toplumda eriyip gittiğini görüyoruz. Bunu bu filmde net bir şekilde görebiliyoruz. Meryem'i bir ahıra kapatıp askerden gelen cemalin gelmesini bekliyorlardı Meryem'in infazı için. O zamana kadar Meryem bunu kendisi yapsın diye üvey annesinin halatı Meryem'in önüne atıp nasıl yapacağını biliyorsun demesi aslında Meryem intiharı düşünmüyordu belki ama toplum değerlerinin ağır gelmesi ve bunu ondan yapılmasını bekelmesi ya da istenmesi bir baskıdır bu aslında. Ve halatı asip intihar girişiminde bulunacağı sırada pencerede üvey annesini görüyor işte o an bir dirilişi gördüm Meryem' de. Kadını görmesi ve vazgeçmesi peki neden kadını görünce bundan vazgeçti diye düşünüyoruz. Kimsenin Meryem'i anlamaması ama Meryem kendini anlaması bu bir direnişin güzel bir başlangıçıydı. Cemal askerden geliyor, babası durumu anlatıyor ve İstanbul'a götürüp orada öldürmesini söylüyor. Cemal babasına karşı gelmiyor. Ve İstanbul'a gidiyorlar. Meryem İstanbul'a gideceği için mutlu, oraya hep gitmek istemiştir. Cemal, Meryem'i sürekli uyarıyor, baskı yapıyor kimseyle konuşma diye. Ki film boyunca Meryem hep az konuşur pek onu önde göremeyiz. İstanbul'a varırlar. Köprüye çıkarlar ve Cemal silahı çıkarır elimi kana bulamadan kendini buradan at der. Meryem belki de en baştan beri biliyordu öldürülmesi için İstanbul'a getirildiğini. Benim bir suçum yok bunu babama söyle der. Her ne kadar benim bir suçum yoktu dese de kimse dinlemiyor, duymuyordu. Gözünü kapatıp tam atacakken kendini cemal, Meryem'i tutup çekti. Cemal bunu neden yaptı? O zihniyeteki toplumdan sıyrılmış olabilir miydi? Sonrasında abisinin evine gidiyor durumu abisine anlatıyor. “Hangi devirde yaşıyoruz, tavuk mu kesiyorsun? Sizin töreniz burada geçmez,” dedi abisi. Kültürün bir devrimi var mı? Ya da devir mi kültürü yaratıyor, değiştiriyor? Kültür bir kader haline de gelebiliyor tıpkı Meryem'in o zihniyette olan bir yerde doğması gibi. Sonrasında sabah erkenden çıkıp gidiyorlar cemalin yakın arkadaşı var İstanbul da onun yanına gidiyorlar. Arkadaşı yardımcı oluyor onu balıkçı yerine gönderiyor diğer arkadaş bir kaç hafta yok dedi. Bir kaç gün kaldılar o süreçte denizin içinde teknesi bozulan bir adama denk geliyor cemal. Kendisine yardımcı oluyor. Profesör irfan, eğitim görmüş bilgi biri. Onun da kültürü, yaşadığı toplum çok başka. O şahşahlı ve kalabalığın içinden sıyrılmak istemiş. Cemal ve Meryem'e yanında çalışması teklifinde bulundu. Pek seçenek yok kabul ettiler. İrfan da bambaşka bir karakter. Kendilerine bir baba gibi davranıyor. Sonrasında her şeyi öğrendiğinde ben insanların yalanlarından kaçtım ama siz bana yalan söylediniz. Toplumdaki bir bireyin yalnızlaşmasına sebep olan bir toplumu düşünün bi. Sonrasında anlayıp dinlemeden öyle davrandığı için tekrar onları yanına almak istedi. Tabi artık her şey netleşmeye başlamıştı. Doğu, Batı olarak iki farklı kültür, yaşam, aslında bir şeylerin kültüründe çok ötesinde olduğunu bu filmde görebiliriz, o da bilgi ne kadar çok bilirsen o kadar doğruyu kültürden ayırt edebiliriz. Cemal da bunun farkına varıyor yavaş yavaş. Cemal' in irfan' ı halatla boğmaya çalışırken Meryem'in silahı alıp havaya sıkıp artık tam anlamıyla kendine ses oluyor. Bu konuda konuşarak bir susmayı diritiyor ve yeniden bir dirilmeyi gördüm. Amcası İstanbul'a geliyor her yerde Cemal ve Meryem'i arıyorlar. Meryem'i kaçırdıkları sırada Cemal farkedip peşinden gitmesi ve Meryem'in denize düşüp o an Kimin yaptığını o film sahnesinde gösteriyor bunu yapan amcası, Cemalin babası. Bunu öğrenen Cemal köye döner elinde silahı. Babası bu iş tamam mı diye sorar Cemal da evet deyip silahı babasına doğrultup o an Meryem'in babası orada anlıyor abisinin yaptığını. Cemal Meryem'i öldürmediği gibi babasını da öldürmemiştir. Meryem'in babası Abisinin köyün değerlerinin ki değer denen olguyu onun içinde bir çürümeye götürmüştür. Meryem'i tecavüz eden bu adamı öldürür ve unun üzerine düşmesi de ayrı bir mesaj veriyor. Unun üzerinde bir leke gibi görünüyor. Beyazın içinde artık bir lekedir. Namus beyazsa değer yargıları beyaz olarak biliniyorsa beyazı kirleten namus değil beyazın değerlerindeki zihniyette yatan asılsız bir düşünce kirliliğidir ve bu toplumda bulaşıcı olur bu kir. Toplumun değerleri bilgelikle gerçek değerine kavuşabilir.
Mutluluk (2007)
Yayınlandı