Dünya üzerinde kaç tane canlı varsa o kadar mutluluk çeşidi vardır. Modern çağın insanı, modern hayatın getirdiği yoğunluk sebebiyle kendi iç dünyasına dönüp kendisini neyin mutlu ettiğininin farkında bile değilken, mutluluğu hep maddi olan şeyde arar. Anda kaçırdıklarını önemsemeyip, sürekli kendini bir kalıba koyma çabası içerisindedir. Giyimden kuşama, yeme - içme, izleme, dinleme vb. eylemlerimiz hep, bir zaman kalıbı içerisinde, zamanın bize bir dayatması olarak gerçekleşiyor. Bizler de bunlara sahip olduğumuzda kendimizi -geçici- mutlu hissediyoruz. Bu -geçici- mutluluk hissi sona erdiğinde içimizde birtakım çatırdamalar başlıyor. Hatta insan sahip olduklarının getirdiği mutluluğun o an geçici olduğunun farkında olmadan kendi içinde bir yükseliş hissediyor. Bunu fark edene kadar da -geçici- mutluluk su yüzüne çok çıkmış bulunuyor.
Beynimizin bir köşesinde yüreğimizi ömür boyu -kalıcı- mutlu edecek bir çok alan vardır. Bunları aktif duruma getirmek düşüncelerimizle sağlanabilir. Mutluluğumuzu -kalıcı- yönde kendimiz yönlendirebiliriz. Bunu mutluluğu görünmeyende arayarak yapabiliriz. Bir koku, bir hayal, bir dokunuş ile -kalıcı-mutluluğumuzu arttırabiliriz. Sevdiğimiz bir insanın bize pişirdiği bir yemek düşüncesi ilk bakışta çok basit bir durum gibi gelebilir. Oysaki bu eylemi yitirdiğimizde basit durum kendi içimizde karmakarışık bir hâl alabilir.
Mutluluğumuzu bizden alıp götüren aslında en önemli olgu herkesin bildiği kentleşme olgusudur. Kentleşme arttıkça mutluluk daha büyük olaylarda ve beklentilerde aranır oldu. Artık insanlar çoğu zaman akışta kalamaz oldu. Akışta kalmak mutluluk kaynağıdır hâlbuki. Akışta kalmak dileğiyle.
Sevgilerimle…
İstanbul/2022
Bir İstanbul Yazını