Tolstoy'un Anna Karanina romanı şöyle başlar: "Mutlu aileler birbirine benzer, oysa her mutsuz ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu vardır."


Sanki mutluluk tekdüzelik gibi. Mutsuzluğun ise onlarca şekli var. İşsizlikten, hastalıktan, gurbetten, yoksulluktan, sevgisizlikten, yalnızlıktan, hatta kalabalıktan, doyumsuzluktan, aşktan vb. mutsuz olunabiliyor.


Aşktan diyorum. Pablo Neruda bir şiirinde "Mutlu aşk yoktur." diyor. Dedeye sormuşlar aşk nedir diye. "Birini seversin, evlenirsin ama kavuşamadın mı aşk olur." demiş. Aşk, kavuşamamak. İnsana-insanlığa duyulan aşk da böyle. Biliyorsun, 1001 yetenek ve zeka ile doğan bu eşref-i mahlukat beklediğimiz insan durumuna gelemiyor. Bir tekamül süreci var elbette. Öğreniyor, gelişiyoruz. Toplumsal bir oluşum, bireysel olduğu kadar toplumsal.


Mutlu sonla biten masallarda kahraman çeşitli sınavlardan geçer. Onun davranışları, başarısı topluma örnek olur. Dürüstlüğü, içtenliği, sevgisi, cesareti, adaleti vb. ile gözümüze giren bu kahramanın mutlu olduktan sonraki öyküsünü bilmeyiz. Mutlu insanların öyküsü yoktur. Öykü, mutluluğa giden yolda sınavdaki bireyde vardır; engellerde ve çabada vardır. Öykü; acıda, kaygıda, beklentide vardır. Belki bu yüzden Nazım Hikmet ressam Abidin Dino'ya şu soruyu sormuştur: “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?”


Benim de ufak tefek öykülerim var: işsizliğim, tembel üni.liğim, 3 kuruşa zor koşullarım, hastalığım hep öykülere çıkıyor. Şimdi mutlu muyum? Toplumun %60’ı mutsuz. Ülkemi ve insanını mutlu göremiyorum. Soğuktan donmuş bir kedi, açlıktan ölmüş bir bebek, işsizlikten intihar eden bir genç varken, bir şeyler yanlış gidiyor derken mutlu olunamıyor. Demek ki hala sınavdayız. Toplumca bir sınav veriyoruz. Örnek alınacak kahramanlar, masallar çağı da geçti gitti. Şimdi gemisini yürüten kaptan diyorlar. Vahşi bir dönem.


Mutlu kuzey ülkelerindeki intiharların can sıkıntısından değil, güneş azlığının hormonal bozukluğundan olduğu anlaşıldı. Ya Japonya'ya ne demeli? Çok çalışmaktan ölüm diye bir olgu var. Yanı sıra intiharlar da çok. İş-ev, iş-ev derken intihar.


Demem o ki mutluluk bireysel ve toplumsal bir denge işi.

Ülkemizin ve insanlığın katıldığımız sınavlarında başarılı olması umuduyla....