Yığınla seçeneğin içerisinde doğru olanı bulma çabamı bırakıp yeni bir problem yarattım. Nasıl intihar edeceğim?
Boğulma fobim olduğu için kendimi asamam. Virginia Woolf gibi ceplerime taş doldurup bir nehre de atlayamam.
Kafamı Sylvia Plath gibi fırına mı soksam? Olmaz, çok saçma…
Geçmişte bileklerini kesmeyi denemiş, sol bileğine atılan dokuz dikişle başarısızlığını bedenine kazımış bir mağlup olarak daha kesin ve anlık yöntemlere yönelmeliyim. Çünkü ben başaracağıma emin olduğum şeylerden yarı yolda vazgeçmeye bayılırım.
Yüksek bir yerden atlayabilirim. Angel Şelalesi, Sümela Manastırı, Galata Kulesi, bizim evin çatısı? Olmaz… Büyülendiğim manzaraları parçalanmış cesedimle kirletmek istemem.
Belki de altın vuruş yapmalıyım. Bağımlılık potansiyeli çok yüksek biri olduğumu düşünürsek başaramadığım takdirde zavallı bir junkie olurum. Alsancak’taki eroinmanlar elli liraya sakso çekiyor. İğrenç. Olmaz…
Bir silah almalıyım. Kafatasımı yarıp düşüncelerimi parçalayarak kulağımdan çıkan bir kurşun bu işi çözebilir. Kafamdaki sesleri susturabilir. Nereden silah alınır ki? Biraz soruşturdum. Cemal diye biri el altından satıyormuş. Gittim, sordum. Sekiz bin lira çekti pezevenk! Bir defa kullanacağım bir şeye o kadar para verebilecek olsaydım zaten intihar etmezdim. Ölmek bile sınıfsal amına koyayım.
Baktım ki seçenekler çoğalıyor, intihar etmekten vazgeçtim.
Zeynep Demiryürek
2022-09-09T19:59:16+03:00Yaşamak için bahanelerin güzelliği.