Herkes kendi yalnızlığına çekilmişken gecenin suskunluğuna şahit oldunuz mu hiç?
Hayattan bir dakika çalmak için derin nefesler çektiniz mi içinize?
Ben bunların her birini tecrübe ederken zihnimin içinde ne kadar küçük olduğumuz fikri yankılandı. Sizce gökyüzünün bu denli uzak oluşu bunları hatırlatmak için mi?
Söylesene, bunca zaman yalnız olmasaydık arşa daha mı yakın olurduk?
Bulutları avuçlarımızda hissetmek çocukça hayallerimizden bir yanılsama mıdır?
Şimdi rüzgarın sadece esmek için fısıldadığı bir tepede kısacık hayatlarımızın ne kadar karmaşık olduğunu düşünüp gülümsüyorum.
Belki de bir gün doğumunu daha görebilmek için bunca uğraşımız.
Söyleyin o hâlde ne için sevinmez karanlık ruhlarımız, gün ışığının huzmeleri yüzüne vurunca.
Hep fazlasını isteyen benliğimiz bir adım daha atıp güneşe dokunsa bu arayışımız son bulur mu?
Yorgunluğumuzu yoldaş edip dinlenebileceğimiz bir gamze çukuru var mı bizim için...
Gecenin karanlık yorganına sarılıp huzur ile gözlerimizi kapatabilecek miyiz?
Bu satırları yazarken sitemlerini duyabiliyorum. Şikayet ettiğim, karmaşa ruhumdan süzülüp mürekkebe bulaşıyor.
Bana kızmayın.
Şair ruhum geceyi karanlık olduğu için gece, gündüzü aydınlık olduğu için gündüz kabul edemiyor. İkisi arasında silik bir çizgi gibi savruluyorum.
Biraz siyah biraz beyazdır benim düşüncelerim.
Ne olur beni yadırgamayın!
Vesselam...
• Esma Canyurt