''Birilerinden ancak çaba sarf ederek nefret etmek''


'Birileri' bir zamanlar 'biri' değildi. Nefretin onlara uğramazdı. Nerede en bakire duygun var, onların olurdu. Seni kirlettiğini çok sonra fark ederdin ve artık geçmiş zamanda olurdun. Taptaze duygularını, ya da 'sürekli' öldürülen duygularını 'sürekli' diriltmek durumunda kalıp, yine bir katilin eline vermekten geri durmazdın. Çünkü sevginin her şeyi çözeceğine inanan yirmi üç yaşında küçük bir kız çocuğuydun. Sen kalbini ne zaman paylaşmak istesen alır onu 'oyuncak' paylaşıyorsun zannedip oynarlardı. Çünkü onlar da birer küçük çocuktu. Ve sen nefreti, bu küçük insanlardan öğrendin. Büyüdüğünde, kendilerinden çabalayarak nefret etmeni onlar sana gösterdi. 'Al' dedi 'Al, gör.' ve sen, 'Aldım' 'Aldım, gördüm.' Böylece istemeyerek nefret etmenin ağırlığı altında yaş aldın, büyüdün. 'Oyuncağın' gerçekten de oyuncak yapılabileceğini gördün. Nefretin en saf duygulardan biri olduğunu ve böylesi çirkin hisler barından duyguya bile emek verildiğini gördün.


'Sevgi neydi? sevgi emekti' 'Nefret neydi? nefret emekti' ye dönüştü. Bu dönüşümde katkısı olan herkese teşekkürü borç bilirim. Ve biliyor musunuz, iyi ki 'geri dönüşüm' kutuları var.