çocukluğuma
her indiğimde
annesi ben oluyorum
dokunaklı,
kayıp ve
ezilmiş çocukluğumun
bağcıkları olmayan
ayakkabımla yürür,
sembolik düzenin
saçlarına düşen
bir yıldız gibi
geleceği geçmişime emanet ederdim
ah be
onca yurt içinde
nereye düşmüşüm,
bir hiç uğruna
kader diye bellediğim
coğrafya bu mu?
bir leğende
düşlerken denizi
göğe bayrak diken
beyaz uçurtmamla
ellerimde sanırdım
dünyanın dümeni
tasolar, gazoz kapakları,
ve futbolcu kartları
borsada değil de
arsada oynanan
mahalle maçları;
istop, sek sek, saklambaçlar
akşam ezanıyla
annemin "hadi eve gel oğlum"
dediğini duyar gibiyim;
zamana yenik düşmek,
zamana yenik düşmek,
ne kadar acı anne