Sanki boğuluyorum, eziliyorum, soluklarım yetmiyor bana. Nefesim hızlanıyor ama ezilirken göğsümün üstünde koca bir yük varken yetemiyor...
Dün gece kitap okurken tek bir cümle kaybolmaya yetti derinlerde; Uyanınca, yanında yalnızlığın uyuduğunu görmek...* Sanki son zamanlarda hissettiğim duygular bir anda canlanıverdi gözümün önünde. Her şey umut doluyken en başlarda şimdi sonsuzlukta bir rutin içinde kayboldum. Sanki olmasam da olurmuş hissiyatına sokuldum, eskiden bazı zamanlarda hissettiğim gibi hissetmek istiyorum sadece. Avunmak değil de gerçekten hissetmek.
Bir şeyler boğazımda koca bir yumru olup kalıyor. Ben artık yalnız değilim demiştim kendime, anlaşılıyorum ama galiba insanlar birbirine alıştıkça tekrar yalnızlaşıyor gibi.
Her şeyi kabullenirsem eğer, karşı koymaya cesaret edemezsem bu duruma; sıradan, rutin, sıkıcı, monoton, bir şeylerin gibi gibi hissettirdiği makineleşmiş hayatımdan herkese MERHABA!
*Nilgün Marmara'nın "Kağıtlar" adlı kitabından.