"Hoşlanmıyorum senin bu Petersburg hayatından!"
"Senin hoşlandığın hayat hangisi?" diye sordu Ştoltz.
"Böyle bir hayat değil." dedi Oblomov.
"Neyinden hoşlanmıyorsun hayatın?"
"Bitmek bilmeyen koşuşturmasından, ufak tefek, adı tutku oyunlarından, özellikle de açgözlülüğünden birbirinin yolunu kesme hırsından, dedikodularından, iftiralarından, birbirini çimdiklemelerinden, birbirini şu tepeden tırnağa süzmelerinden... Konuşmalarını dinlerken başım dönüyor, aptallaşıyorum. Bakınca doğru dürüst, aklı başında sanıyorsun adamı, konuşmasını duyunca şaşırıyorsun: 'Falancaya şu kadar verdiler, filanca kirasını aldı.' Biri bağırıyor öteden: 'Olacak şey değil, ne kirasıymış aldığı?' ... Anlayacağın can sıkıntısı, can sıkıntısı, hep can sıkıntısı! İnsanlık nerede burada? İnsanlığın yüceliği nerede? Nereye gizlendi insanlık, parçalanıp nereye gitti?"...

İletişim Yayınları; s. 192.