Senin seçimin mi seni buraya getiren? Beni görmek için geldiğini düşünmek isterdim. Çünkü camdaki yansımamı ben her gördüğümde tekrar tekrar ölüyorum. Sen de öleceksin. Bu oda ikimize fazla. Bu dumanın beni bitirmesi yıllar alacak ama seni, uyandığımda yerde son gecesini benimle geçirmiş bir zavallı olarak yok edecek. Çarpma duvarlara artık, konuşmuyorlar. Denedim. Ellerim kanlı, gözlerim yaşlı oturup cevap bekledim. Bir ben varım, bir sen varsın işte. Kulağımızda aynı tını. Seni göndermek için kılımı kıpırdatmayacağım. Müziğime eşlik eden vızıltınla son mumun sönüşüne tanık olacağız. Benimle aynı şekilde duyabilmeni isterdim. Belki görmeni ve hissetmeni. Değiyor mu kanatlarına bu ikili yalnızlığın esintisi? Ondan mı çırpınıyorsun yoksa? Sana git demeyeceğim. Bıraktığımda fazladan bir gün yaşasan anlayabilecek misin yaşamın anlamını? Anlam bu odada. Gör benim gözümden duvarların rengini, kulak kabart duvarlara. Son ışığımızı da kaybediyoruz. Ama üzülme, yine sabah olacak. Ve yine karanlık. Sonsuz ışığa kavuşmak için bu gece benimle kal. Geleceğim oraya uzak değil. Zaman kavramını yitirdiğinde tüm karanlığımla tekrarlayacağız bu geceyi. Ve bir kez daha pişman edeceğim seçimin için. Şayet bu bir seçimse… Anlamlar anlamsızlığın içinde kaybolur. O yüzden en ufak anlam, anlamsızlık denizinden kurtulmak istese kendini bu odada bulur. Sen de kendini bu odada buldun.