Öfke dolu bir dev oturmuş yüreğime, kalmak da bilmiyor. Rahat bir nefes aldırmıyor çok olmadı mı böyle kalk git diyorum artık ama yok o her geçen gün daha da büyüyor. Elleri de ıslanmış, mutluluğumun kanıyla. Hayallerimi gömmüş kalbimin bir köşesine. Tam da o köşeyi yeri beklemiş. Tüm kalbime hükmediyor,oturduğu yerden. Böyle iş olmaz artık bu koca devin üstesinden gelip onu def etmeliyim diye düşünerek onu tanımaya karar verdim. İnsanın düşmanını alt etmesi için önce onu tanıması gerekir ne de olsa. Gel zaman git zaman bu koca devle tanıştım. Bu bir tanışmadan çok farkındalık oldu aslında. Çünkü ortada benim zannettiğim gibi öfke dolu bir dev yoktu. Bir dev vardı ama büsbütün öfkedendi. Üstelik bizzat benim korkularımdan beslenerek büyümüş. Aslında hâla büyümüş diyerek hata yapıyorum. Bizzat ben besleyip büyütmüşüm onu. Bir zamanlar kalbimde yeşeren ufak korku tohumlarını endişelerimle büyütmüş bu hâle getirmişim.
-Korku ve endişelerimizin sorumlusu sadece biz olmayabiliriz ama onların böyle korkunç devlere dönüşmesine müsade etmek bizim suçumuz. Bence birçok kötülük de bu döngülerin sonucunda ortaya çıkar.Korkular endişeler büyür kişinin kendisinin bile tanıyamayacağı öfkeden bir deve evrilir. Kişi kendisi bile tanıyamadığından ötürü de devi kontrol edemez.