mazgalların memeleri sarkıyor kaldırımlardan

bir kadın gibi yürüyor ılık bahar içimde

haşır huşur ciyaklamasıyla martıların yoluk tüyleri avuçlarımdan fışkırıyor

denizi sırtında taşıyorsun hiç yorulmadan


kor gözbebeklerini gezdiriyorum gövdemde

ve sahiplendiriyorum menevişli bir acıyı

karanlıktan kara kedi çaldım yıllar evvel

bir ruhun eşelenmesiyle kendim oldum

bir ruhun başka bir ruha iliklenmesiyle


güller hala kırmızı

gözlerin hala sonbahar

sert yataklarda besledik biz aşkı

ıpıslak bir ordunun ilahisiyiz çatlak dudaklarda

şimdi ıslık ötüşüyor aslanın ağzında

idealar bizi beşe bölüyor

bırak yağsın yağmur

bırak sürsün fırtına

güller hala kırmızı

sen hala yumuşak

biz kanlı bir memeden emdik sütümüzü

ağzımızda cirit atıyor karınca sürüsü

sırtımız yeterince delik

ve ezberden yaşanan her yaşam gibi 

soluk bir ruhun piç kancasıyız başkasının ufkunda


başka bambaşka hayatlara özenerek inşa ettik rüyaları

güller sararmaya başladı

ejder kükrüyor bir isyan ortasında

ejder beni yutmak istiyor

baldıran yetiştiriyorum boğazımda ben

akşamsefaları külleniyor kanayarak omuriliğimden

tık tık tık bir kadın yürüyor içimde bahara doğru

bu oğlan nasıl bir oğlan gözleri hep ellerimde

bu oğlanın annesi geliyor eşiğime doğru


sarkastik oğlan avutma kendini siren sesleriyle

kabustan uyanıyor şimdi gagalanarak 

mazur göreceğiz bir hatayı daha

mazur göreceğiz ölümü 

bu oğlan nasıl bir oğlan elleri hep gözlerimde