beyhude gecelerin 

amansız çırpınışları arasında 

iki bank boşluğu kadardı serdeki yara. 

ne asırlık ağaçların dallarında 

ne de yürek yakan yıldızlarda,

bulunmadı 

bulunamadı 

o eski yara.

oysa türküler çığırıp 

hasreti basardım onulmazlara...

 

kirli kara çocukların memleketinden aldım bu kederi

şehrine güneş doğmayan,

fütursuzca umutları yağmalanan çocukların...

bir çeşmenin başına 

yahut bir ziyaretin taşına astım umutları,

kirli kara camlarda düşledim sonra

o olası feryatları. 

 

el değmemiş okul yolumun 

kaldırım taşları kadar ağır 

boş balkon demirleri kadar acıydı yaşam 

ben iliştirdim 

kırık kaldırım taşlarına aşkı

ben iliştirdim yine 

balkon demirlerine sevdayı...