Boğazımı yakıyor boğazın suları.
Attığım adımlar artık daha küçük.
Kırık bir sandalye kolumu dayadığım.
Ve kafamda yerini arar hep sol elim.
Çok yıl oldu bilmedim yaşadığımı.
Bilmedim neden yorulur sorular.
Cevaplar ise daha zinde ve acil.
Bunca yıl hep sakladım kendimi.
Kendimden sakladığım gerçekler boyumu aştı.
Kaç anne gördüm, gözleri yaşlı.
Merak ettim hep ne vereyim dünyaya.
Ne vereyim de geri alayım kendimi.
Hep bir durak aradım bu uzun yolda.
Veya gözümü açacak bir dönüş.
Ve bir dövüş bu umarsız macera.
Koşarak yoruldum ve giderek büyüdüm.
Çok uzaktayım kendimden anladım.
Ve hala yanıyor boğazım.
Kana kana içtim akıp giden yılları.
Çatladım, yıllanmış bir ağaç gövdesi gibi.
Katladım eskittiğim yılları bir bir.
Gövdem kireç tutmuş, paslanmış içim.
Anladım gür çıkan yeknesak sesleri.
Şimdi, yaşamak zamanıdır günü.
Asıl şimdi giderim sonsuz denilen yolları.
Şimdideymiş benim aradığım cevher.
Bugünmüş yıllardır beklediğim zaman.
Kimdi o gelmez diyen adamlar?
Gün benim günüm duyun ey insanlar
Şimdi anlamlı dünya ve daha bi' şirin.
Yattığım yer nedense karanlık ve serin.
Tüm bıraktıklarım sedama gelin.
Ey sevgili arkadaşlar vedama gelin.
Gün bugündür, ölüyorum bugün.