Hikâyemin sonunu paylaşacağım sizlerle, çünkü kimse hikâyenin öncesini merak etmiyor.


Öyle ki yaşanan acılara kulak vermek, aşılan yolları görmek için çaba harcamak hiçbir zaman cazip gelmez insana; nihayette nasıl bir hükme varıldığı veya ne tür bir sonuca bağlandığı bizi ilgilendirir mütemadiyen, bu da bizim samimiyetsizliğimizin ve yapmacıklığımızın en berrak göstergesidir.


10.Bölüm:

-Çözümün Düğümlendiğidir:


”Bir an duraladı ölüm, bir nefes daha bağışlandı ona göklerden, çekeceği acılar tükenmemiş oysa, bir inilti yükseldi kalbine doğru ve göğüs geçirmeye başladı.

Hissediyordu ölümün ürpertici, soğuk ve fakat yatıştırıcı hissini; bütün uzuvlarında çırpınan ölümün o soğuk sesi, bir nefes daha yaklaştırıyordu onu ebedi uykuya.

Son duasını terennüm etmek için çabaladı, evet, başarmıştı, ölmüştü artık ve her şey geride kalmıştı.

Mutlu bir ölüm olmuştu herhalde onun adına, son duası daha çabuk ölmek olan biri için ölümün iyisi veya kötüsü olabilir miydi?


Daha büyük bir sevinci duyumsayan durgun bedeninde sadece gözleri kalmıştı yaşayanlarınkine benzeyen.


Ne gam; o da terk etti bu suni serüveni ve oyun sona erdi; artık tamamen ölmüştü; gözleri kapanacak kadar ölmüştü hem de.


Sadece yanlışları ve hatalarıyla anımsanan bir zavallı olarak geçmişe dönük bütün kötü izleri silmek için yapabileceği en iyi şeyi yapmıştı: ölmüştü, herkes gibi.