Dedem Ece yetmişini gördü, babam Küçük elli beşinde göçtü

Kader bana ise ölüm ağını geçen sene, tam da bu zamanlar ördü

Bin yıllık acılar çektim, gökyüzümü bile çaldılar benden,

Binlerce güzel gördüm, hepsi o gök yüzlünündü zaten

Gençtim hatalar yaptım, yeri geldi kalpler ezip geçtim

Saçlarını öteye savuranlar da oldu, rüzgarıma kapılanlar da

Devrildiğim de çok oldu benim, kralların tahtlarını devirdiğim de

Yeri geldi Roma'yı ben yaktım, sırası gelince Bab-ı Ali'yi de bastım

Bir zaman Sultan Mahmut çadırda yakmak istedi beni,

Ondan evvel Sahip Kıran fillerine tepelettiydi bedenimi

Fuzuli'yle hasbihali severdim, Taşlıcalı aramıza girmeden

Hallacı Mansur ilk bana dedi "ene'l Hak", ben ona demeden

Yesevi belki fakirdi, mesele gönül cömertliğindeki hikmet

Hacı Bektaş öğrettiydi birkaç vahdet ve insandır en hakiki nimet

Akif'le Berlin'de bulundum, Orhan Veli'yle de oturdum

Atilla İlhan'la konuştum, alimlerden soruldum, cahillerle bulundum

Topraktan oldum, toprakta doğdum, toprakla boğuldum...

Yoruldum.