Kalbimde bir acı hatıra dolaşıyor 

Hiç beklemeden deviriyor gökteki sevinçleri

Bir kuş camımın önünde can veriyor 

Ve bir ses 

Kafamın içini artık sönecek bir ateşle yokluyor 

Boğaza karşı sırtlandığım onca yük içinden

Birini seçiyor o hatıra

Sanki Mohaç'tan koparak geliyor 

Gözlerim birkaç kılıç darbesiyle yere seriliyor

Frenk'in zırhları su birikintilerinde yüzerken 

İzliyorum onlar bir atın üzerinde

Kaçmaya başlıyorum 

Suratımdan akarken ok darbeleri

Her sancak dikişimde kendini hatırlatır

Ağaçları süzüyorum sonra 

Meyve vermez yeşil tanelerini

İçime çekiyorum

Sadece nefes alıp veren ben

Bir rapor okuyorum ceviz ağacından masalarda 

Her sayfasını bir kırlangıcın kanatlarına örtüyorum 

Yeni yuvaları bir kitap olduğunda 

Ve o kitap hiçbir zaman okunmayacağından 

Duvarda asılıdır

Rüyamda 

En derin noktasında uykunun

Susuz vadilerden beni çekip çıkaran

Karşımda su içip bana izleten

Bir parsın bakışlarında gizli o işkenceciyi

Kafamın en derinliklerinden sökerken hatıralar

Kapısını açıyor 

Gökkuşağının altından geçmiş birine el sallıyorum

Zira bedenimle değil

Gözlerimle veriyorum selamımı

Benim o öyle sanıyorum

Bir renkler savaşının ortasında kalıyorum

Nereye çevirsem başımı

Orada parslar beni izliyor 

Damarlarımdan akıp giden zamanı

Sadece yatağımda okuyabiliyorum

Gözlerimi kapatıp 

Bir dilek dilediğimde

Kelebeklerin kanat çırpışını görüyorum