bugünlerde nasılım bilmiyorum… insan ne yaparsa yapsın kalbiyle düşünmeyi bırakamıyor, akıl engel olsa da… kafamın içinden geçen o kadar an’a ait ki kelimelerin duyguları bambaşka, hayat gerçekten çok garip… bi an dünya yıkılıyor bi an her şey normal… gelgitli bi yaşam işte… kimse falan da yok, yok abi kimse… sen varsın, belki 1 tane de dost en karasından… bir gece vakti kimi arayıp bir şeyler anlatabiliyorsan odur dost… kaç senemiz kaldı ki… en babamızın kaç senesi kaldı… uğraşmak sevmediğimiz işlerle, ve mutsuz olmayı alışkanlık hale getirmek, mutsuzluğa alışmak, sonrası istikrar… eskiden inanırdım , bazen yine de inanıyorum insanlara…beni neden seviyorsun bak bak cümleye bak… ona bir gece vakti için için ağlamanın nedeni olmadığını söyleyemezsin… çocuklukta kalan arkadaşlıkların arkasından, böyle olmamalıydı , dediğini duyar gibiyim. Olmuyor, değişiyorsun, aptalca değişiyorsun… içtiğin sigaranın seni zehirlerken kendine zarar vermiş olmanın verdiği hazzı anlatamazsın… içten içe nefret etmiyor muyuz kendimizden hesap sorarcasına… işçi karıncalar gibiyiz bize keşke ağustos böceğini daha iyi anlatsalardı, sabah uyanamamanın sorumlusunun geceler olduğunu anlatamadık hiç patronlara ve ağababalarına… derdi olanın dermanına yük bindiren aptal ve fırıldak bir dünyada mutluluğu nasıl kovalayabilir ki insan…
ordan burdan...
Yayınlandı